Stres kısırlık riskini arttırıyor

slide13.jpg

Tıp dünyasındaki hızlı gelişmelere rağmen kısırlık sorunu yaşayan çiftlerin hala önemli bir bölümünde neden bulunamıyor ve ‘açıklanamayan kısırlık’ olarak adlandırılıyor. Elbette bu durumdaki hastalara tüp bebek tedavisi uygulayarak olumlu sonuçlar elde ediyoruz, ancak bu hastaların mümkün olduğunca doğal yollarla gebe kalmalarını da sağlamaya çalışıyoruz.

Tüp bebek tedavisi ülkemizde birçok ülkeye göre daha uygun maliyetle yapılsa da, hala birçok çift bu tedaviyi yaptırırken ekonomik olarak zorlanıyor. Öbür yandan tüp bebek tedavisi ne kadar başarılı uygulanırsa uygulansın; hem anne adayı, hem de bebek için tamamen zararsız bir tedavi değil. Bu nedenle biz hekimler özellikle hiçbir sorun saptanamayan genç çiftlerde doğal yolla gebelik elde edilmesini çok önemsiyoruz.

Fiziksel stresin, beyin ve yumurtalıklar arasındaki ilişkiyi bozarak adet düzensizliğine yol açtığı biliniyor. Ancak ruhsal stresin olası etkileri ise tam anlaşılmış değil.
Yapılan tedavilerle sonuç alamayan ve bu nedenle evlat edinme yoluna giden çiftlerde daha sonra doğal yolla oluşan birçok gebelik haberi mevcut. Ayrıca tüp bebek tedavisi yapılan bazı hastalarda özel durumlarda psikoterapi ve antidepresan kullanıldığında, destek tedavisi yapılmayan kadınlara göre daha yüksek gebelik oranları da bildirilmiş.

“Ben çok stresliyim. Stres gebe kalmamı önlüyor mu?” sorusu ile sık karşılaşıyoruz. Bu konu ile ilgili bu ay Human Reproduction Journal adlı dergide yayınlanan bir makale dikkat çekici:

Amerika Birleşik Devletleri’nin Mişigan ile Teksas eyaletlerinde çocuk isteyen ve korunmayan 501 çifte uygulanan bu kohort çalışmada çiftler 1 yıl süresince takip edilmişler. Stres düzeyleri tükürük alfa amilaz ve kortizol değerleri ile tespit edilmiş ve gebe kalma süreleri belirlenmiş.
Sigaranın alfa amilaz düzeyini azalttığı; kahvenin, yemek yemenin ve egzersizin ise tersine arttırdığı biliniyor. Bu nedenle etkileşimin en az oranda olması için hastalardan sabah uyanır uyanmaz tükürük testlerinin yapılması sağlanmış.
Alfa amilaz düzeyinin özellikle yüksek olduğu durumlarda yani ruhsal stresin yoğun olduğu koşullarda gebe kalma sürelerinin uzadığı tespit edilmiş. Kadınlarda kortizol değerleri arasında bir fark ise bulunamamış.

Stresin kısırlığa nasıl etki yaptığı henüz bilinmiyor.
Olası faktörler:

  • LH hormon düzeyinde gecikme veya baskılama
  • Sperm transportunun bozulması
  • Embriyonun rahime tutunmasını etkileyen otoimmun bir soruna yol açması.

 

Korunmayan çiftlerde gebelik oluşmazsa, özellikle 5. ay bittikten sonra stresin belirgin olarak arttığı ve aileleri olumsuz etkilediği gösterilmiş. Bu nedenle ruhsal stresi azaltmak için her ailenin kendi koşullarına göre yöntemler geliştirmesi tavsiye edilebilir. Hobiler, meditasyon, farkındalık terapisi gibi.
Şüphesiz stres kısırlık gibi kompleks bir sorunun ne tek sorumlusu, ne de en büyük etkenlerinden biri olmayacaktır, ancak azaltılabilmesi mümkündür. Stresle başa çıkılabilirse hangi tedavi yöntemi gerekirse gereksin, çiftlerin kısırlık sorununu aşmaları da kolaylaşacaktır.

 

 

 












Copyright Pikselist 2020. Tüm hakları saklıdır.



Copyright Pikselist 2020. Tüm hakları saklıdır.